12/13/2009

Saw VI - The legend suffers not!


Bazı isimlerin soytarı mı fenomen mi olduğuna bir türlü karar veremiyorum. Testere ve dolayısıyla Jigsaw a.k.a J.Kramer da bir karara varamadıklarım sınıfına girmekte. Birinci filmdeki efsanevi finali unutamayacağımı, hala izlememiş olanları arkadaşlıktan çıkarabileceğimi göz önüne alırsak -sen ne biçim bir insan oldun-, daha sonra gitgide vasatlaşan serinin hepsini inatla sinemada sadık bir fan olarak izlememin sebebini de anlamış oluruz sanırım. Gerçi en son beşinci filmin bitiminde salondan ayrılırken "Yemediğim abur cubur kalmadı film boyunca, ama hala mutsuzum. Artık yeter, Testere; seni 'sinemada izlenecek' filmler statüsünden çıkarıyorum."demiştim. Şimdi ne mi düşünüyorum; keşke bunu da sinemada izleseydim!

İkinci filmden çıkarken filmi beğenmek için ne kadar da kastığımı, üçüncüde artık buna takatimin kalmadığını, dördüncüde filmden çıktıktan sonra film hakkında hiç konuşma gereği bile duymadığımı, beşincide de 'sanırım kendimi Spy Kids gibi daha eğlenceli serilere vermeliyim'sonucuna vardığımı hatırlıyorum da, bu filmin ilaç gibi gelmesini kolay kolay kabullenmekte zorlanıyorum:)

Hikaye çok güzel akıyor filmde bu bir. Dördüncü ve beşinci filmde seyirci hikayeyi takip etmek istemesin diye elinden geleni yapan senaryo gitmiş, yerine çok daha akıcı ve artık seriyi neredeyse umursamayan beni bile tırnak kemirmeye iten bir senaryo gelmiş.

Müthiş final geleneğini bozmuyor bu iki. Final sahnesinde serinin yepyeni bir açılıma, tabiri caizse gerçek yeni Jigsaw'a doğru yelken açtığını görüyoruz ki bu da diken diken olan tüy sayısını ikiye katlıyor. Açılış tuzağından kurtulan kadınla Hoffman'ın yaşadığı diyalog sonrası Amanda'nın da yerinin doldurulacağını düşünmek mümkün.

Film Jigsaw'un tüm bu sapıklıkları yapmasının arkasındaki motivasyonu çok güzel anlatıyor bu üç. Kısa ve basit cümlelerle de olsa nasıl bir felsefeyle hareket ettiğini diğer filmlerden çok daha güzel gösteriyor.

Açılış sahnesi ve altı çalışanından dördünü kurban etmek zorunda kalan müdür sahnesi muhteşemdi bu dört. Patronları tarafından seçilmek için birbirine bok atan altı çalışanı kan, ter, salya sümük ve yalan dolan içinde görmek çorabımın dokumalarına kadar -naylon çorap giymiyorum evet- buz kesmemi sağladı. Mükemmel sahneydi.

6 filmdir aynı tema müziğinden vazgeçilmemiş olması yine beni benden aldı bu da beş. Yaratılan suspense, sonra açıklanan gerçekler, flashbackler falan filan ve hep o aynı müzik. Şahanetti.

İzleyin, izlettirin. Uzun bir süre sonraki ilk kez yeni bir Testere filmi için ümitliyim, o yeah; oy vono ploy o goym.

2 yorum:

CNRBY dedi ki...

Artık Saw serisinde yeni bir gelenek var sanırım. O da: "Biz bir yandan Jigsaw'un arkaplan hikâyesini anlatalım, diğer yandan da kan gövdeyi götürsün ve insanlar ölsün, kollar bacaklar havada uçuşsun." 4. ve 5. film bunun bir örneğiydi ama 6. film farklı diyorsun. Belki de her zaman olduğu gibi 3-5 sahnenin etkisinde kalıp filmin mükemmeliyetine inandırmaya çalışıyor da olabileceğini hesaba katmıyor değilim. Böyle biri olmadığını kanıtla, Testere 7'nin senaryosunu yazarım. Hattâ yazdım sayılır.

Armageddon dedi ki...

:) Ciddiyim, birinci filmden sonra ilk kez bir Testere filmini bu kadar beğendim. Diğer filmler direkt dediğin gibiydi evet ama bu filmin diğerlerinden daha üstün olduğunu düşünüyorum.